22 Mart 2023 Çarşamba

çocuklar


Hep mutlu olsa çocuklar
Hep baharı yüzlerinde taşısalar
Hep papatyalar gönüllerinde yetişse
Newruz ateşi ruhlarında yansa
Hep mutlu olsunlar işte
İyi olsalar hep...

Aydınlansın yolumuz...

Öyle güzel anılar biriktirelim
Zamanı geldimi hatırlayalım
Paydamız çoğalsın
Anılarımız çoğalsın
Güneş yolumuzdan beri durmasın
Karanlığa kalmasın yolumuz...

12 Aralık 2020 Cumartesi

TOPRAKTAN...
 

Fırat ile doğan güneş 
Kızıla boyanıyor Dicle'de
Hazar'da balçığa batıyor...
Dicle artık ağır, Fırat ağır...
Mezopotamya'nın iki yanı kanlı gözyaşı
Toprağına karışmış hain kızıl,
Yükselemez artık insanlık...
Hele toprağına karışmış fil dişi ak
Pekmezine katılır, tatlıymışçasına...
Sen ki sancılı gebe toprak
Fırat ın serinliğini ölüm döşeği,
Dicle nin çığlığını şehadet,
Etme, yeter...
Hazar gibi usanmadın mı?


NKS

20 Şubat 2020 Perşembe

Kahve Molası

https://www.trt2.com.tr/sinema/trt-filmler/bir-ayrilik-or-fragman-118324


Evli bir çift zor bir kararla karşı karşıya kalmaktadır - çocuklarının yaşamını iyileştirmek için başka bir ülkeye taşınmak veya İran'da kalmak ve Alzheimer hastalığı olan kötüleşen bir ebeveyne bakmak.

BİR AYRILIK

Filmin adı zaten filmin konusundan haberdar ediyor sizi. İran yapımı filmlerin kendi has bir etkisi oluyor. Gündelik hayat, ama psikolojik etkenlerin dorukta hissedilmesi... İzlenilesi bir film tavsiye ederim. 
TRT2 yi takip etmenizi de ayrıca öneririm. Mükemmel filmler oluyor, ve ailecek gönül rahatlığıyla izleyebileceğiniz anlamlı filmler.
İyi seyirler...

15 Şubat 2020 Cumartesi

Mezopotamyanın aşkı...

Sevgisi Mezopotamya, 
Bir yanında kerbeladan ağıtlarıyle fırat,
Bır yanında İbrahim den kahkahasıyla Dicle,
İki arada kavrulan topraktır aşk ın,
Fuzuli  dilbeste olmuş yanık gönlü,
Mecnun Maşuk olmuş meçhul gönlü,
Bir yandan kafeslemiş ruhunu, 
Hem can bulmuş hem canan,
Kavrulmuş bir deli gönül yüreğine,
Ne yanar ne susar,
Bir zaman ruhun göründü, 
Tek bir entari yok üstünde,
Ama bir zaman öyle örtüldü ki ruhun,
Mezopotamya yandı, Roboski kan ağladı, 
Gel gül güzeli gönül Adem,
Bir ince tende gönlü sana meftun Havva,

12 Şubat 2020 Çarşamba

Sen Benden İçeri Bir Ben...

Gönlü müdür Züleyha yı uçuruma iten,
Yılların acımasızca kondurduğı adları mı
Gözlerindeki susuz güvercin mi
Ellerindeki ayazın çatlakları mı...
Yüreğindeki yarığın sızısı mı
Oluk oluk akan...
Taze gelincik tenindeki kusur mu...
Yılları ilmek ilmek dokuduğu, 
Susuz kaldığı günlerin yorgunluğu,
Göz kapaklarının ağırlığı,
Adımlarının sarsaklığı...
Neydi ki onu iten
Aşka, sevgiye, saygıya, huzura...
O kadar mı boşlukları doldurdu, 
Kendinden vere vere zamana...
Yusuf'un yırtık gömleğine sarılması,
O gömleği tekrar tekrar yıkaması,
Yüreğini inim inim kanatması, 
Bu muydu vefanın borcu...
Peşin sıra sürüklendiği gösterişi,
Olduğundan farklı oldurduğu ruhu,
Bakışında gizlediği titrek güvercini,
Değdi mi ki ömrünü gizlemesine 
Bir hapishane kaçağı misali yüreğini gizlemesine...
Yusuf yusuf olmasaydı, 
Vefasını ödeyebilir miydi...
Peki ya Züleyha Züleyha olmasaydı,
Yusuf olur muydu... 

5 Şubat 2020 Çarşamba

ANADOLU GELENEĞİNDEN GELEN ERKEK

                Ufak çaplı, evlilik ilişkileri konusunda naçizane fikirlerimi sunmak istiyorum...
                Bizim Anadolu gelenekte Erkek kutsal ulvi varlıkken, Kadın o ulvi varlığa hizmetle görevli cariye gibidir. Ama artık 21. yüzyıl şartları gereği; kadınlarımız daha eğitimli daha bilinçli olduklarından meseleye artık daha kapsamlı bakıp, erkekleri evcilleştirmeye çalıştıkları için yapılan evliliklerde bocalamalar yaşanıyor. Ben boşanmaların oranındaki artışı bu sebebe bağlıyorum genel olarak.
                Anadolu geleneği gereği erkek tanrılaşmış, oysa ki geleneğimizin temel kaynağı İslam. Yani şirk en büyük günah... Peki soruyorum; erkek ne yaparsa sorulmaz, yemeği vaktinde önünde olur ve lezzetli olur, ütüsü yapılır, çamaşırı yıkanır, her konuda kısaca hoşnut edilir değil mi? evet tabi ki ... Peki yine soruyorum ; sorgusuz sualsiz itaat başka ne için yapılır? Tabi ki sadece Tanrı için... Peki yine soruyorum ; erkek eşi için ne yapar? Sadece sever gibi yapar. Kimse kusura bakmasın genel kanı bu. Kabul edelim. Ve evet bunu da kabul edelim, erkeklerin bu tanrılaşmasının da sebebi yine kadınlar... Yani anneler...
                 Ne yazıktır ki, bizler anne olarak koca nesli sırtlayıp çarkın dişini kırmak için çabalarken, aynı anda bir başka yerde bir başka anne, çocuğunu kral veya tanrı gibi kutsuyor.
                 Ne zaman bu çarkın dişini kırılır onu bilemem sosyolog değilim, ama bu çarkın var oluş sebebini biliyorum. Çünkü ben hem 'Anne' yim hem de bir 'Eş' im. Bu tür konuşmaları yaparken mevzu tabi feministliğe geliyor , ama öyle değil... Radikal bir tutum istenmiyor halbuki, istenen çok basit gerçek sevgi ve saygı...
                 Çevremde bu türden evlilikleri çok görüyorum, çünkü ben Doğu Anadolu'da yaşıyorum. Kadınlarla sohbet imkanım oluyor, bir eş ve bir kadın olarak bakıyorum da hiç mutlu değiller ve onlar için erkekleri Kral- Tanrı... Eşleri hasretlikten kavruldukları, kül oldukları memleketleri gibi... Ve en acısı memleketlerini unutmuşlar artık, bambaşka kodları önceden belirlenmiş bir varlığa dönüşmüşler.
                 Ya oğulları... Oğulları ise onların hayatta sevgilerini doyasıya verip bağlandıkları tek erkek. Hayatlarını adadıkları ,kurbanlık gibi, yegane tanrı...
                 Neden erkek çocukları diye düşündüğümde vardığım tek sonuç var; eşlerinin yerine varis görmeleri. Bu yüzden tüm fedakarlıklarını oğullarına yaparak aynı zamanda o oğulun vefa  toprağını istedikleri gibi ekiyorlar...
                 Enteresan durum ama maalesef böyle. İşte bu durumda da 20.yy kuşağı anneleri 21. yy kuşağı çocukları büyütürken, eşleriyle ne kadar aşk içinde olursa o kadar iyi olacaktır.
                 Minik bir tavsiye...